Cuma, Haziran 17, 2011
Kadına Özgürlük Kimin Tekelinde?
Suudi Arabistan'lı kadınlar çok sabırlı olmalı...Yoksa kapalı ve baskıcı bir rejmin kadınlarda yarattığı korkudan mı bu sabır, tam bilemiyorum. Ama şunu iyi biliyorum: O toplumlarda "kadın" olmak hiç de kolay değil. Otomatikman aşağısın, uşaksın.
Yıl 2011, Haziran...O kadınlar bugüne dek çağdaş ülkelerde çocuk yaştakilerin bile kullandığı bir otomobili kendi başlarına kullanabilmelerine izin verilmesi için beklediler. Bu izni ise kim verecekti: Suudili yetkililer. Araba kullanma özgürlükleri Suudi erkeklerin tekelindeydi. Böyle gelmiş, böyle gidiyordu. Sonra birgün belliki canına tak etmiş Suudili kadınlar arasından cesur, daha doğrusu cüretkar bir kadın çıktı. Kendi başına, yani erkeksiz araç kullanırken çekilmiş bir videosunu Youtube ve Facebook'da yayınladı. Bu öncü kadının girişimini ben de böylece duydum.
Suudili yetkilliler şimdi ne yaparlar bilmem; umarım geçen yıl bizim ülkemizde de olduğu gibi Youtube'u falan yasaklamaya kalkışmazlar ve çağdaş toplumlara uygun hareket ederek bu kadını desteklerler.
Ülkesindeki erkek hegemonyasına ve baskıcı erkek otoritesine baş kaldıran bu kadına kocaman bir bravo. İşte rol model olmak budur.
Yaşasın internet. Yaşasın özgürlük.
Yıl 2011, Haziran...O kadınlar bugüne dek çağdaş ülkelerde çocuk yaştakilerin bile kullandığı bir otomobili kendi başlarına kullanabilmelerine izin verilmesi için beklediler. Bu izni ise kim verecekti: Suudili yetkililer. Araba kullanma özgürlükleri Suudi erkeklerin tekelindeydi. Böyle gelmiş, böyle gidiyordu. Sonra birgün belliki canına tak etmiş Suudili kadınlar arasından cesur, daha doğrusu cüretkar bir kadın çıktı. Kendi başına, yani erkeksiz araç kullanırken çekilmiş bir videosunu Youtube ve Facebook'da yayınladı. Bu öncü kadının girişimini ben de böylece duydum.
Suudili yetkilliler şimdi ne yaparlar bilmem; umarım geçen yıl bizim ülkemizde de olduğu gibi Youtube'u falan yasaklamaya kalkışmazlar ve çağdaş toplumlara uygun hareket ederek bu kadını desteklerler.
Ülkesindeki erkek hegemonyasına ve baskıcı erkek otoritesine baş kaldıran bu kadına kocaman bir bravo. İşte rol model olmak budur.
Yaşasın internet. Yaşasın özgürlük.
Çarşamba, Haziran 01, 2011
Muhteşem Erkekler...
Diziler toplumların aynası oldular. Bir toplumu oluşturan kadın ve erkeğin olaylara bakış açısını, tepkisini, davranış biçimini en azından bazı diziler apaçık gözler önüne sermekte usta. Televizyon programı yapımcılarına, senaristlere kocaman bir aferin. Nabzı tutmak bu işte.
Ben başından beri merakla izlediğim, kah fantezi, kah gerçek, bu ikisinin arasında boyuna giden gelen Hürrem-Süleyman konulu epikdeki kadınlardan biri olmak asla istemezdim. "Harem"'i ziyaret etmiş olanlar bilirler. Dizideki o güzel giyimli, alımlı, edalı kadınların hepsi Harem denen kafesin içine hapsedilmiş durumdalar. Afrika'yı sıkça gezdiğim günlerden hatırlarım. Senegal'in başkenti Dakar açıklarında bulunan bir adadan bir zamanlar yapılan köle ticaretinde de derileri beyaz olmayan insanlar aynen böyle kafeslerin içine tıkılarak taşınırmış...
Şimdi bu diziden de hareketle, "Erkek 4 kadın almalı; benim kocam kuma getirse ben kızmam" diyenlere bir çift sözüm var.
Biir: Hodri meydan. Alsın da, o zaman konuşun.
İkii: Hürrem hiç işlemediği bir suçtan (Ayşe'yi boğazlama) Süleyman tarafından "Senin elin kanlı" diye suçlanıp, neredeyse afaroz edilip uzaklara sürülürken, muhteşem hünkar, istediğinin kellesini oracıkta alıveriyor! Erkek bu, yapar mı demeliyiz?
Üüç: Yukarıdaki davranış ve düşünceleri onaylamayanlar çoğalmadığı müddetçe "kadına yönelik şiddet" durmaz. Kuma da gelse faydası yok. Bu kez her ikisi de dayak yer.
Rol model oluşturabilecek kadınlar, oraya buraya akıl veren, yönlendiren, hatta danışmanlık yapan kadınlar dizilerde yaşamamalılar. Başkalarının hayatını etkileyebilecek yorumlar yaparken daha dikkatli konuşmalılar.
Yoksa bir de bakarlarki "Bakim ne diyecekler" diye ortaya attıkları akademik bir konu hayal iken, gerçek olmuş.
Ben başından beri merakla izlediğim, kah fantezi, kah gerçek, bu ikisinin arasında boyuna giden gelen Hürrem-Süleyman konulu epikdeki kadınlardan biri olmak asla istemezdim. "Harem"'i ziyaret etmiş olanlar bilirler. Dizideki o güzel giyimli, alımlı, edalı kadınların hepsi Harem denen kafesin içine hapsedilmiş durumdalar. Afrika'yı sıkça gezdiğim günlerden hatırlarım. Senegal'in başkenti Dakar açıklarında bulunan bir adadan bir zamanlar yapılan köle ticaretinde de derileri beyaz olmayan insanlar aynen böyle kafeslerin içine tıkılarak taşınırmış...
Şimdi bu diziden de hareketle, "Erkek 4 kadın almalı; benim kocam kuma getirse ben kızmam" diyenlere bir çift sözüm var.
Biir: Hodri meydan. Alsın da, o zaman konuşun.
İkii: Hürrem hiç işlemediği bir suçtan (Ayşe'yi boğazlama) Süleyman tarafından "Senin elin kanlı" diye suçlanıp, neredeyse afaroz edilip uzaklara sürülürken, muhteşem hünkar, istediğinin kellesini oracıkta alıveriyor! Erkek bu, yapar mı demeliyiz?
Üüç: Yukarıdaki davranış ve düşünceleri onaylamayanlar çoğalmadığı müddetçe "kadına yönelik şiddet" durmaz. Kuma da gelse faydası yok. Bu kez her ikisi de dayak yer.
Rol model oluşturabilecek kadınlar, oraya buraya akıl veren, yönlendiren, hatta danışmanlık yapan kadınlar dizilerde yaşamamalılar. Başkalarının hayatını etkileyebilecek yorumlar yaparken daha dikkatli konuşmalılar.
Yoksa bir de bakarlarki "Bakim ne diyecekler" diye ortaya attıkları akademik bir konu hayal iken, gerçek olmuş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)