Diziler toplumların aynası oldular. Bir toplumu oluşturan kadın ve erkeğin olaylara bakış açısını, tepkisini, davranış biçimini en azından bazı diziler apaçık gözler önüne sermekte usta. Televizyon programı yapımcılarına, senaristlere kocaman bir aferin. Nabzı tutmak bu işte.
Ben başından beri merakla izlediğim, kah fantezi, kah gerçek, bu ikisinin arasında boyuna giden gelen Hürrem-Süleyman konulu epikdeki kadınlardan biri olmak asla istemezdim. "Harem"'i ziyaret etmiş olanlar bilirler. Dizideki o güzel giyimli, alımlı, edalı kadınların hepsi Harem denen kafesin içine hapsedilmiş durumdalar. Afrika'yı sıkça gezdiğim günlerden hatırlarım. Senegal'in başkenti Dakar açıklarında bulunan bir adadan bir zamanlar yapılan köle ticaretinde de derileri beyaz olmayan insanlar aynen böyle kafeslerin içine tıkılarak taşınırmış...
Şimdi bu diziden de hareketle, "Erkek 4 kadın almalı; benim kocam kuma getirse ben kızmam" diyenlere bir çift sözüm var.
Biir: Hodri meydan. Alsın da, o zaman konuşun.
İkii: Hürrem hiç işlemediği bir suçtan (Ayşe'yi boğazlama) Süleyman tarafından "Senin elin kanlı" diye suçlanıp, neredeyse afaroz edilip uzaklara sürülürken, muhteşem hünkar, istediğinin kellesini oracıkta alıveriyor! Erkek bu, yapar mı demeliyiz?
Üüç: Yukarıdaki davranış ve düşünceleri onaylamayanlar çoğalmadığı müddetçe "kadına yönelik şiddet" durmaz. Kuma da gelse faydası yok. Bu kez her ikisi de dayak yer.
Rol model oluşturabilecek kadınlar, oraya buraya akıl veren, yönlendiren, hatta danışmanlık yapan kadınlar dizilerde yaşamamalılar. Başkalarının hayatını etkileyebilecek yorumlar yaparken daha dikkatli konuşmalılar.
Yoksa bir de bakarlarki "Bakim ne diyecekler" diye ortaya attıkları akademik bir konu hayal iken, gerçek olmuş.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Nilgün, Yeniden içerik girmeye başlamana çok sevindim... Pek sıcak, pek dikkatli, pek feminist! Devam Sultanım!
Yorum Gönder