Çarşamba, Temmuz 13, 2011

AYVALIK'da Belediye yok mu?

Ayvalık'a yıllardır giderim. Kuzey Ege deyince içim titrer. Aklıma mitolojik kahramanlık öyküleri gelir. Fransa'da yaşarken güneş ve deniz aşkına Cote d'Azur'e, Cap Ferrat'a gidince "Bu da sahil mi, yoksa sahilcik mi? İnsanlar balık istifi gibi. Bir de gelip Ayvalık sahillerini görsünler, oralarda denize girsinler" derdim. Ukalalıkmış...Çevreye sahip çıkan da, onu güzelleştirip, çirkinleştiren de hep aynı insan.

Evim Ayvalık'da; eşim dostum orada, sevgili Filiz Ali'nin kurduğu Aima (Uluslararası Ayvalık Müzik Akademisi) de orada....Tanrı doğayı özenerek yaratmış. Denizle çamın, zeytin ağaçlarıyla yel değirmenlerinin, incir ağaçlarıyla mimozaların yüzyıllardır birarada, birbirini kollayarak barış içinde yaşadığı Ayvalık yarımadasına bir şeyler oluyor.. Oranın yerlisi başta olmak üzere, bizim gibi yazlıkçılar da dahil doğadaki bu uyumu herkes fena halde bozuyor. Bilmem kaç medeniyete tavır koymuş, kaç kez yıkılıp, yıkıntılardan yeniden doğmuş, çok kültürlülüğün  adeta simgesi olmuş olan Kuzey Egeli  Ayvalık'da (ve Cunda'da) feci bir vurdumduymazlık hakim. O canım parke sokakların aralarına sıkışmış eski Rum evleri harabe halinde. Asırlık kiliselerin önlerinde "Yıkılma Tehlikesi Var, Yaklaşmayın" uyarı yazıları. Yazılar bile eskidiler.
Ayvalık ve Cunda'da belediye hizmetleri her geçen yıl daha da kötüye gidiyor. Bu yıl için ise büyük bir sıfır!
Bu eşşsiz yörenin doğasına, florasına tamamen aykırı, birbirinden çirkin, kocaman beton binalardan bir kısmı özelse, bir kısmı da kamunun marifeti. Sanki bu ülkede, üstelikde ödül kazanan (Ağa Han ödülü gibi) mimar ve mühendisler yok! Belediye bu binalara nasıl oluyor da izin veriyor? 
Hangi akla hizmetse çöp bidonları ufacık; çöpler ortalıkta yığılı, sokaklar bakımsız. Çiçekler kurumuş. İşin komiği herkes de bu durumdan şikayetçi.
Seçimlerin  hizmete dayanarak kazanıldığını, oyların da hizmete karşılık verildiğini Ayvalıklı unutmuşa benziyor...
Ayvalık ve Cunda'ya içim kan ağlıyor.
       

Hiç yorum yok: